Senaryoyu kısaca ele alacağım...
İlerde çok daha detaylı, roman dozajında bir versiyon ile pekiştireceğiz ama şimdilik kısacası ile yetinelim...
SENARYO
Hybroria'da muazzam bir büyülü güç taşıyan dokuz büyülü taş vardı. Kendilerine Khimatrular denen Hybroria'nın yaratıcıları olarak tanınan dokuz tanrısal varlık tarafından Hybroria terk edilmeden hemen önce yaratılmış ve ölümlülerden gizlenmek üzere saklanmışlardı. Taşlara Lithuwein denildi. Yaşam anlamına geliyordu bu sözcük Khimatruların dilinde...
Khimatrular Lithuwein'i Hybroria'nın, asla dönmemek üzere terk ettikleri gezegenin yaşamaya devam etmesi için yaratmışlardı. Çünkü bir zamanlar muazzam bir enerjisi olan Hybroria'nın Khimatrular terk ettiği dönemde enerjisi tükenmek üzereydi ve gezegen bu enerjiden besleniyordu.
Khimatruların hesaplayamadığı şey, Triasmal adlı devasa iblis lejyonlarıyla dolu şeytani bir gezegende yaşayan iblislerin Lithuwein'in güçlü büyüsünü keşfedecek olmasıydı. İblis lordları, Hybroria'ya saldırdılar. Birbirleriyle savaşmakta olan ikiye bölünmüş Htbroria halklarının birleşmesiyle yüz yıl kadar süren Hybroria Savaşları başladı. Savaşın sonlarına doğru devasa gezegen Hybroria halklarının az bir kısmı kalmıştı ayakta. Kaybetmek üzereydiler.
Sonra enteresan bir maceracı grubu umutların tükendiği bir anda Lithuwein Taşları'nın yerini keşfettiler. Bu grup; üç ork, iki elf, bir insan, bir cüce, bir minataur ve bir goblinden oluşuyordu ve hepsi taşların birine aldılar. Dokuz taş, dokuz maceracı arasında paylaşıldı ve bu dokuzu kazandıkları muazzam güçlerle savaşa girdiler. Kendilerine Savaş Lordları diyorlardı ve Hybroria ordularından arta kalanları komuta ediyorlardı. Taşların korkunç gücünü kullanarak iblislere büyük kayıplar verdiridiler.
Savaşın yönü öyle bir değişti ki kazanan taraf olan iblisler bir anda kendilerini savaşı kaybedmiş, Triasmal'a kaçmaya çalışırken buldular.
Ancak bu zaferin Hybroria'lılar için ağır bir bedeli oldu. Lithuwein Taşlarının gücünü kullanarak gezegenlerini harap etmişlerdi. Hybroria'daki bütün olumlu yaşam koşulları, ölümcül koşullara dönmüş, gezegen bir kül örtüsü altında kalmış tahrip olmuştu. Medeniyetleri tamamen yok olmuş olan Hybroria halkları çaresizlik içinde yokoluşu beklemeye başladılar.
Bir zaman sonra Savaş Lordları yeni bir haberle çıka geldiler. Küçücük ama yaşam için çok iyi koşulları olan bir gezegen keşfetmişlerdi ve gezegen minik boyutları sayesinde yaşamak işin muazzam büyüsel güce ihtiyaç duymuyordu. Zaten sayıları yokolma noktasında düşmüş olan Hybroria halkları bu gezegene yerleşmeye karar verdiler.
Savaş Lordları, taşların gücüyle bu yeni gezegene büyük bir boyut kapısı açarak halkarını kaçırdılar. Taşları kullanarak yeni gezegeni iblislerin açacağı kapılara ve yerini bulmalarını sağlayacak büyülere karşı mühürleyip sakladılar. Ancak tek bir kapı açık kaldı...
Hybroria'dan gelmelerini sağlayan o boyut kapısını hiçbir güç kapatamıyordu. Bu kapıdan iblisler rahatça geçebilirlerdi. Bu nedenle Savaş Lordları, Hybroria'da kapının üzerine devasa bir şehir kurdular. Kampfheim adını verdikleri bu şehir iblislere karşı kapıyı savunacak ordularla dolduruldu.
Bu dönemden sonra işler tekdüze gitti. Bir kere işbiriliği yaptıktan sonra Hybroria halkları bir daha birbirleriyle savaşmadılar. Barış içinde Mirwan adını verdikleri yeni gezegende bir medeniyet kurdular.
Hikayemiz bu dönemden yaklaşık iki yüzyıl sonrasında geçiyor.
Savaş Lordları kaybolmuş, bir efsane halini almışlar. Haklarında hiçbir bilgi edinilemiyor, iblisler sürekli Kampheim'a akınlar düzenliyorlar ama başarılı savunma asla çökmüyor.
İşte bu dönemde hikayeye bizler dahil oluyoruz...
Gerisini zaten sizler yazacaksınız...
Konu: Lithuwein Senaryosu 
Çarş. Haz. 18, 2008 12:52 pm